6 Şubat Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Uluslararası Günü

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2002 yılında yayınladığı kararla toplumsal cinsiyet temelli ve kadın sağlığını etkileyen kadın sünneti (genital mutilasyon) gibi geleneksel uygulamaları yasaklayan ulusal tedbirler alınması çağrısı sonucunda 2003 yılından itibaren, 6 Şubat günü “Uluslararası Kadın Genital Mutilasyonuna Sıfır Tolerans Günü” olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler, her yıl 6 Şubat’ta bu uygulamaya son verilmesi çağrısı yapmaktadır.

Tarihteki en eski kadın genital mutilasyonu Mısır’da MÖ 2000’de mumyalanmış kadın bedenlerinde tespit edilmiştir. Heredot, Mısırlılar’ın yanı sıra Fenikeliler, Hititler ve Etiyopyalılar’da da kadın genital mutilasyonunun uyguladığını yazmıştır. Kadın genital mutilasyonu ilk kez 20. yüzyılın başlarında Avrupalı gezginler ve misyonerlerin raporları ile belgelenmiş, 20. yüzyılın ortalarına doğru mastürbasyon, histeri tedavisi ve bazı psikiyatrik durumların önlenmesi amacıyla ABD, Kanada ve İngiltere’de uygulandığı kayıt altına alınmıştır.

1900’lerin başlarında sömürge yönetimi ve misyonerler tarafından Burkina Faso, Kenya ve Sudan’da bu uygulamayı durdurmak amacıyla çeşitli kanunlar çıkarılmış, kilise kuralları oluşturulmuş ancak sömürgecilere gösterilen tepki nedeniyle sonuç alınamamıştır. 1940 ve 1950’lerde ise Sudan ve Mısır’da da genital mutilasyon uygulamasına yönelik yasaklamalar yapılmış ancak toplumsal destek ve kampanyaların yetersizliği nedeni ile başarısız olunmuştur. Afrika’daki birçok ülkede, 1960 ve 1970’li yıllarda feminist grupların desteği ile genital mutilasyonun zararları hakkında halkı bilinçlendirmek amaçlı kampanyalar düzenlemiş, Sudan, Somali ve Nijerya’da doktorlar tarafından genital mutilasyonun klinik komplikasyonları hakkında tıbbi dergilerde yazılar yayımlanmıştır.

İlk uluslararası konferans ise 1979 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün öncülüğünde Sudan’ın başkenti Hartum’da ‘Zararlı Geleneksel Uygulamaların Kadın ve Çocuk Sağlığı Üzerine Etkisi’ adıyla düzenlenmiştir. Bu konferans tıbbi katılımcıların kadın genital mutilasyonunun uygun hijyenik koşullar altında yapılması önerisiyle sonuçlandırılmıştır.

1993 yılında kadın genital mutilasyonunun insan hakları üzerine etkilerini değerlendirmek amacıyla Viyana’da Dünya İnsan Hakları Konferansı düzenlenmiş, 1994 yılında Kahire’de Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı (ICPD), 1995 yılında Pekin’de Dördüncü Dünya Kadın Konferansı gibi uluslararası birçok konferansta sorun ele alınmıştır. 1997 yılında DSÖ, UNICEF ve UNFPA’nın kadın genital mutilasyonuna karşı ortak bildirisi ile kadın sağlığını iyileştirmeye yönelik toplumsal cinsiyet temelli, kadın genital mutilasyonu gibi geleneksel uygulamaları önlemeye yönelik araştırmalar ve uluslararası çalışmalar desteklenmiş ve olumsuz koşulları düzeltmek için yaygın eğitim kampanyaları düzenlenmiştir. Tüm bu gelişmeler sonucunda 6 Şubat günü 2003 yılından itibaren ‘Uluslararası Kadın Genital Mutilasyonuna Sıfır Tolerans Günü’ olarak kabul edilmiştir.

Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre bugün dünyada 200 milyon kız çocuğu ve kadın (yani her 20 kadın ve kız çocuğundan biri) çeşitli yöntemlerle ‘sünnet edilmiş’, genital sakatlamaya maruz bırakılmıştır. Genellikle dini ve kültürel nedenlerle uygulanan genital mutilasyon Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre uygulama 30 Afrika ve Asya ülkesinde yaygındır. Birleşmiş Milletler verilerine göre ise Somali, Gine ve Cibuti’de kadınların yüzde doksanı sünnetlidir. Geleneğe göre sünnetsiz kadınların saf olmadığına ve evlilik olasılıklarının az olduğuna inanılmaktadır. Yine, toplum tarafından kabul edilme isteği, dini inançlar, hijyen konusundaki yanlış bilgiler, bakireliğin korunması, kadını evlenmek için değerli kılmak, erkeğin cinsel zevkini artırmak, bazı kültürlerde yetişkinliğe geçiş ritüeli sünnet gerekçelerindendir.

Kadın sünneti, klitoris veya vajina dudaklarının genellikle kötü hijyen koşullarında anestezi olmadan bir kırık cam ya da jilet ile kısmen ya da tamamen kesilmesidir. Bu uygulamaya maruz kalan kadınlar ve kız çocukları, enfeksiyon ve kanamanın yanı sıra doğum esnasında yaşanabilecek risklerle karşı karşıya kalır. Almanya merkezli Terre des Femmes kadın örgütünün verilerine göre sünnet edilen kadınların yüzde 25’i yaşadığı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir.

Özellikle Afrika ve Orta Doğu’daki 30 ülkede yoğunlaşmış olmakla birlikte, Asya ve Latin Amerika’daki bazı ülkelerde, Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da yaşayan göçmen nüfus arasında da bu uygulamaya rastlanmaktadır. Afrika ve Orta Doğu’da yer alan 28 ülkede kadın genital mutilasyon uygulaması en düşük % 0,6 Uganda ve en yüksek % 97,9 ile Somali’de uygulanmaktadır.

Kaynak

Çakaloz, Damla Kızılca; Çoban, Ayden; Güneş, Gizem; Karaçam, Zekiye (2016) “Kadın Genital Mutilasyonu ve Ebe/Hemşirenin Sorumlulukları”, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi 32 (2), 119-131, 2016, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/825061, [Erişim Tarihi, Haziran 2021].

DW (2020) “Dünyada 200 milyon kadın sünnetli”, https://www.dw.com/tr/kad%C4%B1n-s%C3%BCnnetine-kar%C5%9F%C4%B1-s%C4%B1f%C4%B1r-tolerans, g%C3%BCn%C3%BC/av-42466575, [Erişim Tarihi, Haziran 2021].

Yazar
Demet Sayınta